Emrullah BİLGİN - Değişim

Emrullah BİLGİN - Değişim

İran-İsrail Çatışmaları

İsrail’in aylar önceden duyurduğu ve denemelerini de yaptığı İran’ı vurma operasyonu planlanmış bir askeri harekâttır. Ancak bu harekât İsrail’in tek başına yapabileceği bir harekât değildir. ABD savaş uçakları da işin içine katılmıştır çünkü bu uçakların bu kadar menzilde ikmalsiz tamamlaması veya havada ikmali mümkün değildir ve Irak’ta ki ABD üslerinin kullanıldığı muhtemeldir.

Saldırının ana planında İsrail olmakla birlikte, savaş uçaklarının bölgede bulunan yakın ABD üslerinden kalktığına kesin gözüyle bakılabilir. İsrail uçaklarının Tebriz’e kadar gidip vurma ve dönme şansının olabileceği düşünülemez. Bir başka nokta ise yaklaşık 200 İsrail savaş uçağının havalanmasına rağmen, İran hava kuvvetleri ve hava savunma sistemlerinin bu güvenlik tehdidi altında hiç tepki verememesi, askeri kapasitenin sorgulanmasına neden olmasıdır.

israil-iran-savasi.jpg

İran’ın ülkesini savunma konusunda kurduğu Raad veya Ra’d ( bu Farsça da 'gök gürültüsü'), Eylül 2012'de konuşlandırılan İran'ın modern bir hava savunma sistemidir. Sistem, savunma açısından İran'ın yeteneklerini geliştirmek ve Bavar 373 hava savunma sistemine ortak olmak üzere tasarlanmıştır. Fars haber ajansına göre Raad, savaş uçakları, seyir füzeleri, akıllı bombalar, helikopterler ve insansız hava araçlarıyla mücadele etmek üzere tasarlanmıştır. Sistem ayrıca özel olarak ABD savaş uçakları için de tasarlanmıştır. Sistem, 105 km'ye kadar menzillerde ve 25 ila 27 km (80.000 fit) irtifalarda hedefleri izleyebilen ve vurabilen "Taer" (Kuş) füzeleriyle donatılmıştır, Ra'd orta menzilli bir radar sistemi ve hava savunma sistemidir. Ancak İran bu sistemleri geliştirmiş ve güncellemiştir. Fakat bu sistem, İsrail tehdidini algılamak ve savunmaktan uzak kalmıştır.

İran’ın başkentini ve kritik ve önemli tesislerini, Genel Kurmay Başkanı ile diğer savaş beynini kaybetmesine neden olmuştur. İran halkında, yönetiminde ve ordusunda büyük zafiyet ve hatta istihbarat sorunlarının olduğu görülmektedir.

İran’ın hava savunma sistemleri veya elektronik savaş araçları devre dışı bırakılmış veya İsrail tarafından tüm önlemler alınmış gibi etkisiz hale getirildiği anlaşılmaktadır. Bu İslam ve bölge ülkelerine kötü bir örnek olmuş, İran’ın da bugüne kadar oluşturmaya çalıştığı uluslararası prestijini de olumsuz etkilemiştir.

Ukrayna-Rusya savaşında Ukrayna dronlarının Moskova’ya, Sibirya’ya ve hatta Moğolistan sınırlarına kadar ulaşıp, Rusya’yı vurması savaş otoritelerince bir yenilik olarak görülmüştü. Bu yeni dönemin savaş zekâsı, Avrupa, ABD savaş stratejilerini ön plana çıkarmıştı. Bu durumun benzeri veya aynısı İsrail tarafından İran’a uygulanmıştır. Dolayısıyla hedefteki İran’ın başkenti, en önemli ve stratejik yerleri vurulmuştur.

israel-iran-war.jpg

İsrail ordusu, ABD’nin Ortadoğu’daki vekil gücü ve paralı askeridir. Buradan anlaşılıyor ki ABD ordusunun orta doğudaki güçleri doğrudan İsrail ‘in yönetiminde, “İran hedeflerini vuruyor” çıkarımı yanlış olmayacaktır. Burada bir başka yorum getirmek gerekirse, ABD bu askeri harekâtın finansal karşılığını son Trump seyahatinde, Suudi Arabistan, Ürdün ve Katar gibi körfez ülkelerinden peşin olarak almıştır. Körfez savaşında da Suudi Arabistan 57 milyar$ hibe ve savaş sonrası Amerikan askerlerinin Suudi Arabistan’ı koruması karşılığı 36 milyar$ gibi yüklü bir ödemeyi kabul etmiş ve ödemişti.

Burada İran’ın misilleme yapması da dünya kamuoyunda ne kadar etkili olacak veya karşılık bulacak, bu da ayrı bir tartışma konusu olacaktır. Bu sürecin devamında İran, İsrail’in nükleer tesisleri Dimona’ya saldırarak üstünlük sağlamaya çalışacaktır.

Diğer taraftan İran, İsrail’e saldırı da dünya kamuoyunda haklı bir gerekçe için bu durumu yaratmak istemiş de olabilir. ABD, İsrail marifetiyle İran’ın arkasında duran Çin ve Pakistan gibi diğer güçlere de bir mesaj vermiştir. Bazı çevreler ve yorumcular İran’ın açıklamalarının ardından, balistik füze ve İHA’larla Tel-Aviv’e yapılan misilleme saldırılarını danışıklı dövüş olarak da yorumlayabilirler. Ancak bölgede ki aktörler ve kullanılan askeri unsurlar değerlendirildiğinde bu çıkarımın doğruluğu, şüpheden ileri gitmeyecektir. İsrail-İran savaşı Gazze ve Ukrayna savaşlarını arka planda bıraktı, bu çatışmalar uzun süre devam edebilir mi, bunu İran’ın direnebilme ve karşı koyma gücü belirleyecektir.

Bu arada Çin’e ait 855 ve 815A numaralı iki elektronik gözetleme gemisi Basra körfezinde, bunlar sadece izleme değil, HAARP (Yüksek Frekanslı Etkin Kutup Işıkları Araştırma Programı) etki gücüne de sahip. Siber savaş için Çin de cephedeki yerini almış görünüyor.

iran-hurmuz-bogazi.jpg

Daha da ilerisi;

İsrail’in Hark Adası’na, İran petrolünün %90’ının ihraç edildiği yer ya da Bender Abbas limanlarına tek bir saldırısı, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmasına yol açar. Bu, küresel petrol arzının %20’sinin durması demektir. Bu da tedarik zincirlerinin çökmesi, kontrolden çıkan enflasyon, benzinin galonunun bir gecede 7 dolara fırlaması, çalışan her ailenin ezilmesi, kamyoncuların yiyecek ulaştıramaması, ekonomilerin çökmesi demektir.

Dünya savaşlar literatüründe bu tür oyun içinde oyunlara rastlanır. Diğer bir görüşte, bu misillemeler İran’ı düştüğü bu imajdan kurtarabilecek mi?

Yaşanan bu gelişmeler sonucu İran’ın yıllardır inşa etmeye çalıştığı önleme, karşı koyma ve caydırma politikalarının ve buna paralel olarak geliştirilen savunma araçlarının ne kadar kırılgan ve güvensiz olduğunu ortaya koymuştur. İran’ın her fırsatta gösterdiği füze tatbikatları, simülasyonları ve meydan okumalarının bir tehditten öteye gidemediği dünya kamuoyunca anlaşılmış oluyor.

Siyasi gelişmeler dikkate alındığında bu operasyonda Trump’ın hiç bir gücü ve etkisi olmadığı düşünülebilir. ABD’de başkan kim olursa olsun İsrail bu saldırıyı gerçekleştirecekti.

Çünkü bu plan 3-5 aylık veya yeni bir plan değildi. 1989’da Pentagon ve CIA tarafından BOP projesiyle, başkan seçilen baba George Herbert Walker Bush’un eline sıkıştırılmıştı. Bu saldırıyı da İsrail, İran’ın ABD ile yapacağı nükleer silah anlaşması öncesi yapacaktı ki İran’ın gücü zayıflayacaktı ve ötelenecekti.

iran-israil-savasi.jpg

Öyle de oldu.

ABD ve tüm dünyadaki İsrail Siyonizm’i (Yahudi diasporası) böyle olmasını istiyor ve Trump’ı susturmak için ABD’nin farklı şehirlerinde, farklı nedenlerle halkı sokaklara indirerek, kurduğu kabinede farklı sesler çıkararak mesaj veriyordu, Ulusalcı Trump susmak zorunda kaldı. Yoksa ABD eski başkanı John Fitzgerald Kennedy ile aynı akıbeti yaşamaktan mı korktu?

ABD’de Trump politikaları;

Savaşları durdurma ve son verme sözünü gerçekleştirmede, İsrail’in İran’ı vurarak gücünün zayıflaması ve bölgedeki savaşlardan vaz geçirme stratejisi de ihtimaller dâhilinde olabilir. Kaldı ki ABD de Trump’ın politikaları dışında bir de Pentagon ve CIA politikaları var. Bu politikalar yıllardır birçok ABD başkanının önüne konulmuştur ve çoğu da kongre destekliydi. ABD İsrail’in yanında İran ile bu savaşa kongre destekli de açık olarak katılabilir.

Burada ki büyük sorun İsrail’in İran’a saldırısından ziyade, İsrail üzerinden nükleer saldırı da dâhil, bölge ülkeleri ile Türkiye’nin de tehdit altında bulundurulabileceği veya vurulabileceği algısı ile bu cesaretin önünün açılmasıdır. Ancak böyle de olsa İran nükleer silah bulundurma ve geliştirme politikasından vazgeçmeyecektir. Zorlandığı noktada vazgeçmiş olsa dahi bu geçici olacaktır.

G7 Liderler Zirvesi Sonuç Bildirisinde;

İsrail'in kendini savunma hakkına sahip olduğu teyit edildi ve ‘İsrail'in güvenliğine desteğimizi bir kez daha vurguluyoruz’ açıklaması geldi. Peki, İran’ın kendini savunma hakkı yok mu? İlk saldıran İsrail değil mi? İsrail’de nükleer silah yok mu? Bunlar göz ardı ediliyor. Trump’ın gerçeklerle yüzleşme vakti çoktan gelmiştir.

nukleer-silah-tehdit.jpg

Neden mi?

2003’ten bu yana Washington, Orta Doğu’da 12 trilyon dolar harcadı.

Sonuç; 7.000 ölü Amerikalı, 50.000 yaralı, açık sınırlar ve her yıl 100.000 Amerikalı, fentanil zehirlenmesinden (Aşırı doz krizini körükleyen güçlü bir opioid) hayatını kaybediyor.

Bugün Amerika’nın borcu 37 trilyon doları aştı, üstelik bu rakama “kurum borçları” dâhil değildir. Bunlarda Pentagon’un eski danışmanı Albay Douglas Macgregor’dan açıklamalar, ABD gerçeklerini görebilenlerden.

İran bu saldırıya hazırlıksız yakalandı ancak İran, kendi ‘Pearl Harbor’ndan (ABD’nin II. Dünya Savaşı'na girmesi olaylarının anma günü) İsrail’in beklediğinden çok daha hızlı toparlandı.

İsrail’in sürpriz saldırısından yalnızca 18 saat sonra, İran hipersonik füzeler de dâhil olmak üzere yüzlerce balistik füzeyi Tel Aviv’in merkezine, Hayfa limanına ve İsrail’in dört bir yanına fırlatarak karşılık verdi. Bu sırada İsrail’in ‘demir kubbe’ hava savunma sistemi de başarısız oldu. Karşılıklı misilleme saldırılarında İran’ın hava savunma sistemlerinin çöktüğü kadar İsrail’in de çökmüştür. İran istihbaratının çöktüğü kadar, İsrail istihbaratı da çökmüştür.

trump-netanyahu.jpg

İsrail ve Netanyahu, İsrail’i kesin bir yenilgiden kurtarmak için Amerikan askeri gücüyle müdahale etmesi için Washington’dan daha fazla destek bekliyor. Oysa bu yenilgi, Washington’un teşvikiyle bizzat Netanyahu tarafından yaratıldı.

Aynı anda Rusya, Çin, Pakistan ve İslam dünyasının büyük bölümü İran’ın savunmasına destek veriyor. Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri savunma stratejilerini tekrar gözden geçirerek birlikte önlem almaları zorunlu hale gelmiştir.

Başta Gazze olmak üzere Suriye, Lübnan, Irak gibi bölgelerde Müslümanlara uygulanan şiddet ve soykırım için Türkiye dâhil, bölgedeki her ülke alarma geçmeli, bu tür askeri harekâtların nerelere gidebileceğini ve nelerle sonuçlanabileceğinin hesabını yapmalıdırlar. Bu saldırı İran’a bir mesaj olduğu gibi, Türkiye dâhil, bölge ülkelerine de bir mesaj niteliği taşımaktadır.

Bu saldırılar daha da ileri giderek İslam’ın kutsallarına kadar da varabilir. Çünkü bu ve buna benzer olaylar geçmiş tarihte bir kaç kez yaşanmıştır. Bu durum ancak barışa yönelik nükleer silaha sahip olmakla önlenebilir. Şu an ki uluslararası konjonktürde başka alternatif çözümlerin çare olamayacağı anlaşılmaktadır. Bu strateji dışındaki çözüm ve çareler sadece süreci uzatır ya da erteler.

ABD kontrol etmek istediği her ülke için bir Zelenski yetiştirir, hazırda tutar. Son İran Şahı Rıza Şah Pehlevi’nin ABD’de yaşayan oğlu Veliaht Prens Rıza Pehlevi, İran Halkını ayaklanmaya çağırdı ancak İran halkının monarşiye geri döneceğini beklemek yanlış bir yorum olur. Bu nedenle, bu çağrının İran halkında karşılık bulamayacağı stratejik yorumlarda ağır basıyor.

BM Genel Sekreteri Guterres, "İsrail ve İran arasındaki askeri tırmanıştan derin bir endişe duyuyorum. Herkesi çatışmanın daha fazla uluslararasılaşmasını önlemeye çağırıyorum" diyor. BM Güvenlik Konseyi İran-İsrail gündemi ile toplandı, savaşı durduracak bir sonuca varılamadı. Ancak sorun çözmede Birleşmiş Milletler’in varlığı tartışılır durumda, onu dikkate alanda yoktur. Bu nedenle tarafların tutum ve kararlarında olumlu bir değişikliğin olmadığı görülmüştür.

Ardından İstanbul’da yapılacak İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı dışişleri bakanları toplantısından hangi karar çıkarsa çıksın İsrail tavrını değiştirmeyeceğe benziyor. İsrail, “İran’da ki nükleer silah tehdidi kalkmadığı sürece saldırılar durmayacaktır” kararından vazgeçmiş değildir. İran’da diplomasi için “saldırıların durması gerektiğini” belirtmektedir.

ortadogu-israil-kan-golu.jpg

İsrail Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiştir. Bütün savaşların çatışmaların ve terörizm hareketlerinin başı ve sebebidir. ABD’nin de silahşörlüğünü yapmaya devam etmektedir. İnsanların, insanlığa zulmü devam etmektedir. Bu süreçte insani akılla düşünebilenlere sormak gerekiyor. Çok kutuplu dünya mı? İki kutuplu dünya mı? Yoksa tek kutuplu dünya mı? Dinler savaşı mı? Özgürlük savaşı mı? Yoksa ekonomik çıkar savaşları mı? Biri mi? Hepsi mi? Veya hangisi?

Başaktör ABD’yi kim durduracak? Ukrayna telaşına düşmüş Rusya mı, yoksa Tayvan ile sorunları olan Çin mi? ABD’nin taşeronu İsrail’in yayılmacı politikalarını kim durduracak? Bu bölgesel savaşların sonu nükleer savaşlar mı, yoksa tüm dünyayı etkileyecek küresel savaşlar mı olacak?

Varın cevabını siz verin!

Mutlu, umutlu, barışın hâkim olduğu bir dünya dileklerimizle.

Sağlıkla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Emrullah BİLGİN - Değişim Arşivi