Seyyanen müjdeler

Erdal Küçükşehir

Bizim gibi yaşı yetenlerin dahi unutmaya yüz tuttuğu seyyanen kelimesi birkaç yıldır hayatımıza tekrar girerek popüler bir hale geldi. Arapça kökenli kelimenin Türkçe karşılığı eşit miktarda anlamına geliyor.

2006 yılında memura, 2016 yılında ise emekliye verilmiş olup kelimeyi popüler yapan unsur enflasyonun kontrolden çıkması sonucu son dönemde her kesime uygulanır olmasıdır. Oysa TÜİK güvenirliğini kaybetmese ve açıklanan rakamlar ile piyasanın rakamları uyuşur olsaydı bu yönteme hiç gerek kalmayacak bu kadar kafa karışıklığı da ortaya çıkmayacaktı. Son dönemlerde maaş rakamlarından bağımsız olarak özellikle emeklilere yapılan seyyanen zamlar kısa vadede çözüm gibi sunulsa dahi daha büyük sorunlara sebep olmaktadır. Zira milyonlarca emeklinin aynı miktarda maaş alması ne prim gün sayısı ne hizmet günü sayısı ne de yatırılan primle izah edilemeyecektir.

5 yıl önce emekli olduğunda asgari ücretliden fazla emekli maaşı alan birinin bugün asgari ücretin çok çok altında almasının nasıl bir izahı vardır? Emeklinin geçen yıllar içerisinde refah düzeyini artırmak için çaba göstermesi gereken kurumlar bu gün emekliyi fakirlikte eşit hale getirerek sorunu hallettiklerini düşünüyorlar sanırım. Çevremde çok örnek var. Tek tek anlatmak isterdim ama özetlemek daha doğru olacaktır. 2023 Ocak ayında en düşük emekli maaşı 7.500 liraya çıkarılınca sevinenler Temmuz 2023 döneminde aynı maaşı almaya devam edince sorar oldular. Çünkü kök maaş diye bir kavram vardı ve çoğu emeklimizin asıl maaşı 7.500 liranın dahi çok çok altındaydı. Aldıkları enflasyon oranında zamla bile 7.500 lirayı yakalayamadıkları için zam alamamışlardı.

Enflasyonun zaten aldığınız zammı eritmesi birkaç ay içerisinde gerçekleşirken bu insanların zam alamaması sosyal devlet ilkeleriyle ne denli uyuşur bilemiyorum ama bu insanlara bir özür borcu olduğunu biliyorum. Önümüzdeki dönemde aynı sorunları seyyanen zam alan kamu personelinin de yaşayacağından hiç şüpheniz olmasın. Tıpkı dövizi tutmak için bir gecede icat edip kurtuluş reçetesi misali kamuoyuna sunulan Kur Korumalı Mevduat misali bu seyyanen zamlarda önümüzde büyük bir sorun yumağına dönüşecektir. Çünkü enflasyon kaynaklı bir gelir kaybı yaşanmaması için veya maaşlar arası uçurum oluşmaması için yapılan bu zam yöntemine bir çözüm üretilmez ve taban aylıklar kanunla düzenlenmez ise herkes eşit maaş alır hale gelecektir. Ekonominin patronu Sayın Şimşek bir mülakatında yüksek zam oranlarının enflasyon üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti. Temel iktisat gereği doğru bir ifade ve yaklaşım ancak biz temel iktisatın kurallarını fanteziler deneyerek ihlal ettiğimiz için bugün geldiğimiz noktada ücretin enflasyonla ilişkisinin başlangıç ücretlerinin yeterliliği, seyyanen uygulanan artışlar ya da diğer uygulamalarla izahı mümkün olmaktan çıkmıştır.

Enflasyonu ortaya çıkaran sorun tutarı belirlenmiş bir ücretin yüksek oranlarda artması değildir. Bunu zaten son 2 yılda işgücünün gelirden aldığı paya bakarak çok rahat görmek mümkündür. Reel olarak ücretler 2019-2023 döneminde sadece %21 artarken TÜİK’de değil sokakta yaşanan enflasyon bunun kat kat fazlası olmuştur. Kök ücretlerde iyileştirmeler gerekli bir zaruret olmuşken 1990’lı yıllara dönüp seyyanen yapılan zamlar ise sorunu çözmediği gibi önümüzdeki dönem için daha büyük bir sorun olmuştur. Hâlâ yanlışta ısrar etmenin oluşan enflasyonist ortamı emeklinin veya sabit gelirli çalışanın üstüne atmanın belki algı olarak karşılığı olabilir ancak matematikte karşılığı yoktur.

Ülkemizde sabit gelirliler (Emekli ve çalışan) etkileyen değil etkilenen unsur durumundadır. Bu vatandaşlarımızın yaşadıkları satın alma gücü kaybını telafi etmek istiyorsak seyyanen müjdeler vermek yerine dengeli, adil, net, açık ve anlaşılır düzenlemeler ile enflasyon endeksini şeffaf hale getirmekle işe başlayabiliriz. Çünkü genel olarak ücret zamları belirlenmiş bir dönem içerisinde ücretlerde ortaya çıkan satın alma gücü kaybını gidermeyi amaçlar. Biz ise deneme yanılma yöntemleri ile bu noktaya geldik. Refah düzeyinde bir iyileşme ana hedef ise deneme yanılma yöntemlerine veda etmek zorundayız.

İlk yorum yazan siz olun