Hatırını kıramadığım bir ağabeyimin ısrarı ile başlamıştım bu satırları karalamaya. Dönüp bakınca 12 yılı aşkın bir süredir bu sayfalarda bildiğim kadarı ile aklım erdiğince ekonomi üzerine bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Belki mühendis kökenim nedeniyle hep gerçekçi olmaya ve matematiğin yalan söylemeyeceğine inandım. Eski defterleri karıştırdığımda matematiğin yalan söylemediğini ama algıların çoğu zaman sayılara ve gerçeklere galip gelebildiğine şahitlik ettim.
10 yıl önce ota gelir tuzağına düştüğümüzü ve buradan çıkabilmek için nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiğine dair çalışmalarım olmuştu. 2023 yılında ilan edilen Orta Vadeli Program’da ise bu sorunun çözüldüğünü, 2027 yılında yüksek gelirli ülkeler sınıfına gireceğimizi sizlere müjdelemiştim. Şimdi sizlere başka bir müjde vereceğim. 2027 yılını beklememize gerek kalmadı artık ülkemiz yüksek gelir grubuna girmeyi 2025 yılı sonu itibarı ile başarmış olacak.
2024 yılında kişi başına düşen milli gelirimiz 15.000 doları geçmiş durumda iken bu yıl sonunda 17.500 doları geçeceğiz. Alt-orta gelir grubuna 1955 yılında girmeyi başaran ve 50 yıl boyunca üst-orta gelir grubuna girmek için uğraşan ülkemiz buradan kurtularak yüksek gelir grubuna girmeyi çok kısa bir sürede başarmış oldu. Gerek 2025 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamımız gerekse kur seviyesini dikkate aldığımızda yılın sonunda olduğumuzu da hesaba katarsak kişi başına 17.500 doların üzerinde bir gelire sahip olacağız.
'Asgari ücret şu kadar', 'emekli bu kadar alıyor' demek bir şey ifade etmiyor. Resmi rakamlara göre bu ülkede kişi başına yılda 17.500 doların üzerinde bir gelir düşüyor. Hane halkı hesabını yaparken bu resmi rakam üzerinden yapmalıdır. Büyüme üzerine onlarca yazı kaleme aldım, büyüme ve kalkınma ne ifade eder yazmaya çalıştım. Teorik olarak bildiklerimiz ile piyasa koşulları son 10 yılda hiçbir araya gelmedi. Kalıcı çözümler aramak yerine kısa vadeli pansumanlarla ekonomiyi çevirdik. Rahmetli milli şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi; “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?” mısraları misali şimdi tekrar başa dönüp kredi faizleri tartışması yapılmasını anlamak mümkün değil.
Biz her kredi dağıttığımızda bir anlamda parasal genişleme yaptık. Üstelik enflasyonu filan dikkate almadan dağıttığımız her kredi piyasa dinamiklerini ve fiyat algılarını bozarak tekrar enflasyon yarattı. İstihdam rakamlarımız, yatırım rakamlarımız, ihracat rakamlarımız ortada iken biz bu kredileri nereye kullandık diye soran ve sorgulayan olmadı. O gün biz bu oranlarla kredi dağıtmayalım, zira enflasyon karşısında dağıtılan krediler bedava. Bu istenmeyen sonuçlara sebep olabilir diye şerh düşmeyenlerin bugün yaşananlardan dolayı şikâyet hakları var mı sizce?
Ülkemiz yüksek gelirli ülkeler seviyesini yakalamayı başarmış iken nasıl oluyor da turist için bile pahalı bir ülke olma başarısını da aynı anda yakalıyor? Ya üretimi komşu ülkelere taşıyan sanayicimiz böylesi yüksek gelir seviyesine ait bir ülke yerine altyapı problemlerinin bitmediği işgücü verimliliğinin çok düşük seviyelerde olduğu, enerji tedarikinin bile başlı başına sorun olduğu ülkelere taşınıyor.
Bir de yurtdışında konut alan vatandaşlarımız var. Onlara da sormak lazım, 'Neden böylesi bir yüksek gelir düzeyini yakalamış cennet ülkemiz yerine Portekiz’de, Yunanistan’da ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde konut almaya çalışıyorlar?' Ya böylesi yüksek gelirli bir ülkede iş aramak veya eğitimine devam etmek yerine kamudan iş bekleyen ya da bir gözü yurtdışında olan gençlerimize ne denmeli?
Büyüme rakamları da teyit ediyor ki özel tüketimin, kamu yatırımlarının, inşaat sektörünün öncülüğünde Türkiye büyümeye devam ederken, sabit gelirlinin milli gelirden aldığı pay düşüyor. Son dört yılda Türkiye %71 büyümüş olacak ki bu rakamlarla 2026 yılında büyük ihtimalle G20 içerisinde bir basamak yükselerek 16. sıraya çıkmış olacağız. Öte tarafta açıklanan açlık veya yoksulluk sınırlarının rakamsal olarak bir anlam ifade edip etmediğini kim söyleyebilir ki. Düşürdüğümüz enflasyon ile emeklimize %12 zam vereceğiz ve en düşük emekli aylığı 16 bin lirayı geçerken öte taraftan yüksek gelirli ülkeler seviyesini yakalamanın verdiği mutluluğu yaşayacağız.
Sözün özü, “Zenginiz ama farkında olmayan insanımıza bunu nasıl anlatacağız?” buraya takılıp kaldım.