Sosyal sermayede değişim

Emrullah BİLGİN - Değişim

Sosyal sermaye insan odaklı, toplumsal yönelimleri ve davranışları kapsayan ve ekonomik yapıyla iç içe olan bir unsurdur.

İktisatta ve buradan yola çıkarak ekonomide “ihtiyaçlar sınırsızdır” kuramı ekonomik olsun veya olmasın her şeyin temel unsurunun insan için olduğunu ortaya koymaktadır. Öyleyse Sosyal sermaye bir ülkenin insan unsurudur ve toplumsal davranışlarıdır denilebilir.

Klasik iktisatçılara ters düşen veya göz ardı edilen, Sosyo-kapital ya da “sosyal sermaye” daha önce akademisyen olmayan geleceği öngörebilen birçok yazarın da birleştiği bir gelecek öngörüsü olsa da akademisyenler tarafından bilimsel bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle tam olarak takdir görmemiştir. Böyle olsa da 1929 krizi ile başlayan, ardından 1944 - 1945 yılları ve ikinci dünya savaşı sonrası, 2008 yılı ortalarında başlayan ekonomik küresel kriz sonrası bu öngörüler üzerine yazılan birçok eser ciddi bir şekilde farklı akademisyenler tarafından incelenmeye ve kabul görme sürecine girmiştir.

Sonradan yakın tarihimizdeki iktisatçılar tarafından önemli bir etken olarak kabul edilen sosyal sermayenin ekonomik yapıda ki etkileri kanıksanmış olmakla birlikte sosyal sermayenin ekonomik yapılardan ayrı düşünülemeyeceğinin farkına varılmış olmasıdır.

Ekonomik küresel kriz olarak son yılların en büyüğü 2008 ekonomik krizi veya büyük durgunluk adı da verilen, aynı yılın son aylarında ortaya çıkan ve birçok ülkeyi olumsuz yönde etkileyen ekonomik gelişmelerdir. 1929 Dünya Ekonomik bunalımıyla kıyaslanan bu kriz özellikle Eylül 2008 ayında gözle görülür hale gelmiştir. ABD'deki taşınmaz mal piyasasının birden değer kaybetmesi ve bunun sonucu olarak tutulu satışlardaki kişisel iflasların artmasının bu krizi tetiklediği savunulmaktadır.

Sosyal sermaye terimi uzun yıllar boyunca sosyolojik bir tartışma olarak devam etmiştir. Bu tartışma içerisinde Emile Durkheim, Marx Weber, Adam Smith gibi bilim insanları bu konudan bahsetmişlerdir. Klasik iktisatçılar bu noktada bireyi göz ardı etmişlerdir.

İşte bizce bu ekonomik düşüncenin en eksik yönü budur. İnsanı, insan davranışlarını ve sosyal hareketleri göz ardı etmek veya bireysel davranışların, toplumsal davranışlara dönüşerek bunun etkilerini göremeyerek ekonomik bozulmalarda başka etkileri aramak. Sosyal bilimlerin bireyselliği aşırı ön planda tutması, sosyal sermayeyi doğurmuştur. 1980'li yıllarda liberal ekonomi liderlerinin, bireyselciliği aşırı ön planda tutması sosyal sermayeyi doğurmuştur. Sosyal sermayenin asıl hareket ettiği nokta, kavramın mottosu ilişkilerin önemli olduğudur. Kelime manasından da sosyal sermayenin bireye değil topluma yönelik oluşturulan bir kavram olduğu anlaşılıyor. Geçmişte Adam Smith ve Alman düşünür ve sosyal felsefeci olarak da adlandırılan Karl Marx ile anılan sermaye kavramı, bugün sadece ekonomik sebeplerle anılmamaktadır. Sosyal sermaye kavramı farklı disiplin ve anlayışlardan benimsenmiş ve esinlenmiş bir kavramdır. Kapsamı genişleyen sosyal sermaye, farklı dalların gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Kavramın temelinde sevgi, saygı, ahlaki temeller yatar. Litaretürde ilk defa Robert Putman ile birlikte görebiliyoruz.

Toplum için ortak normlar oluşturulmasına ve bunların savunulmasına katkıda bulunmuş bir bilim insanıdır. Bourdieu ve Fukuyama gibi insanlar da sosyal sermaye kavramına katkıda bulunmuşlardır. Coleman gibi insanlar tarafından sosyal sermaye, bütün sosyal kimliklerin yararlanabileceği bir kavram olarak kullanılmıştır. Normlar ve güven kelimeleri, sosyal sermaye kavramının anahtar kelimeleridir. Bireylerin iletişim kurma düzeyi ve ağı yapısı ve bireylerin kendi içlerindeki bağlar, sosyal sermayeyi Putnam'a göre belirleyen temel unsurlardır. Sosyal sermayenin var olduğu durumlarda bu iki unsur da yüksek seviyesindedir.

İki unsurun da yüksek olması gerekir;

Toplumların sosyal sermaye ağlarına bağlı bulunanlar arasında iktisadi, siyasal, sosyal ve psikolojik anlamda kaydedilen ilerlemeler sayılabilir. Paranın tek başına insanoğlunu mutlu etmediği gibi, insanların uygarlık seviyesine ulaşmasındaki ahlak, erdem, inanç, değerler ve komşuluk ilişkileri gibi kavramlara da ihtiyaç vardır.

Sosyal sermaye yönünden güçlü ancak beceri ve yetenekler bağlamında zayıf olarak nitelendirilen bir toplumda ekonomik refahın olması beklense bile güven ve değerler gibi konular bakımından eksik kalması gözlenir, barış ve huzur açısından olumsuz sonuçlar doğurur. Bu noktada sosyal sermayenin, kültüre ve değerlere sahip çıkan bir toplum oluşması yönünde işlevi vardır. Eğitim, bilgi ve beceriler ile insanın ya da firmanın mal/hizmet üretim eğrisi yükselebilir. Üretilen mal ve hizmetlerin artması ve çeşitlenmesi konusunda beşeri ya da sosyal sermayenin rolü büyüktür. Bu sonuçlar doğrultusunda ekonomik refahın arttığı gözlemlenebilir. Sosyal sermaye, sosyal refahın önce sağlanması sonrasında da artması konusunda topluma fayda sağlar. İleri ülkelerde toplumsal kavramlar her ne kadar da zayıflık ve farklılıklar gösterse de toplumsal sınıflar arasında ihtiyaçlara göre toplumsal temel kavramlar kendiliğinden oluşabilmektedir.

Sosyal sermaye kavramına Dünya Bankası(WB) ve IMF gibi uluslararası kurumlar da önem vermiş ve bu konuda birtakım çalışmalar yapılmıştır. 1990'lı yıllarda kavramın özellikle ekonomik özelliği üzerinde durulmuştur. Özellikle sosyolog ve siyaset bilimcilerin son yıllarda konuya ilgi gösterdikleri görülmüştür. Böylece ekonomik sorunların yanı sıra sosyal sorunların çözümü için de çabalar sarf edilmektedir. Sosyal sorunlarında etkilediği, Sosyal sermaye bu diğer dalların da birbirlerine yaklaşmalarını ve birbirlerinden beslenmelerini sağlamıştır. İnsanların toplu gruplar halinde birlikte çalışıp, beraber vakit geçirebilmeleri ve değerlere sahip çıkması sosyal sermaye sayesinde mümkün olabilmiştir. Aktif hayatın verimliliğine ilişkin bildiklerimiz sosyal ilişkiler kavramının üretim ve ekonomik istikrar için de önemli olduğunu varsayıyor ve biliyoruz.

Savaşlar, hastalıklar ve doğal afetlerin çözümlenmesinde sosyal ilişkilerin önemi görülmüştür. Toplumların daha verimli, güvenli ve temiz olabilmeleri için sosyal sermayenin önemi azımsanamayacak derecede yüksektir. Bu toplumlar, kıt kaynakları daha verimli kullanarak daha konforlu ve kalkınma seviyesi yüksek bir toplum yaratırlar.

Türkiye bu açıdan yakın geçmişte yaşadığı doğal afetlerle özellikle güneyde Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa da 10 ili kapsayan deprem coğrafyasında 13,5 milyon nüfusu ve 108.812 km karelik bölgede, yaklaşık 230 bin binada hasar ve İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Mısır ülkelerini de kapsayan 1,2 milyon km karelik alanda etkili olduğu, yeryüzüne 7 km uzaklıkla en yakın mesafede oluşmuştur.

Türkiye beşeri açıdan yaklaşık 43,500 can kaybı ile hem sosyal sermaye açısından hem de ekonomik açıdan büyük bir afet yaşamıştır. Doğal afetin verdiği psikolojik ve ekonomik zaraların can ve mal kaybının karşılanması için Türk vatandaşları millet olarak adeta sosyal seferberlik anlayışı ile büyük bir maddi ve manevi destek, arama kurtarma çalışması ve dayanışma örneği gösterilmiştir. Yurtdışı yardımlarda ve arama kurtarma çalışmalarında da insanlık son yüz yılın en büyük dayanışmasını gerçekleştirmiştir. Bu afette desteklerini esirgemeyen başta Türk milleti olarak yurt dışı soydaş, komşu, dost ve diğer ülkelere şükranlarımızı sunuyoruz.

Gelişmekte olan ülkeler için büyük bir etken olan sosyal sermaye özellikle üretim ve tüketim açısından önemli olduğu, kaybedilen nitelikli nüfusun ulusal gelirde ne kadar etkili olduğu düşünüldüğünde yaraların sarılması, bu açığın kısa sürede kapatılması zorunlu görülmektedir. Entelektüel sermayenin de etkin kullanımı ve yayılması kapsamında sosyal sermaye önemli bir yerdedir. Sosyal sermaye, her ne kadar birey ve toplum için çok önemli olsa da ölçümünün yapılması konusunda bazı sıkıntılar yaşanmaktadır. Toplum yapılarının ve dinamiklerinin coğrafyalara göre farklılık göstermesi nedeniyle işlem zorlaşır. Bu konularda sadece anket yapılarak analiz edilebilmektedir.

Bu sonuçların ekonomik çevrelerle bilgi dünyasıyla paylaşılması, bozulan demografik yapıların normlar düzeyine çıkarılması insan yaşamı için gerekli olduğu bilinmektedir.

Nice mutlu yıllara esenlikle kavuşmak dileğiyle…

İlk yorum yazan siz olun