Rusya Ukrayna Savaşının Nedenleri

Emrullah BİLGİN - Değişim

Dünya son dönemlerinde hızlı bir değişim yaşarken bu yarış süper güçlerin yayılma isteklerinden kaynaklanan savaşlara da neden olmaktadır.

Küresel güçler savaşında stratejik önemi bulunan Ukrayna’nın SSCB’den ayrılan ülkelerle yeni bir doğu paktı yaratmaya çalışan Rusya’nın dolayısıyla Putin’in politikalarının dışına çıkan gerçekte tiyatrocu Zelenski’nin oynadığı tiyatroda Avrupalılaşma yani NATO sevdası savaş nedenlerinden biri görülebilir. Bu tiyatro Ukrayna tarafından ABD-AB desteğiyle Rusya’ya karşı Zelenski tarafından oynanmış olmakla birlikte, oyunu bozan Putin buna açtığı savaşla cevap vermiştir de denilebilir. Aynı oyun İsrail-Netanyahu tarafından yine ABD desteğiyle Filistin’de oynanmaktadır.

Geçen yüzyıldan bu ilişkilere bakılırsa; Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasındaki modern ikili ilişki resmi olarak birinci dünya savaşı sırasında eski Rusya İmparatorluğu'nun siyasi reform sürecinden geçmesiyle başladı. 1920'de, Ukrayna'nın Rus ve Polonya Kızıl Ordusu tarafından işgali ile iki ülke arasındaki ikili ilişkiler değişti. 1990'larda, hem Sovyet Rusya'nın hem de Sovyet Ukrayna'nın resmi olarak kurucu cumhuriyetleri olduğu Sovyetler Birliği'nin dağılmasının hemen ardından ikili ilişkiler yeniden canlanmaya başlamıştır.

Bu arada bir parantez açmak gerekirse; Rusya, İsrail-Filistin çatışması için iki devletli çözümü destekliyor ve birkaç Filistin siyasi partisiyle ilişkileri var. Rusya, Hamas'ı terör örgütü olarak görmüyor ve onlarla diplomatik müzakerelere devam ediyor. Bu politika Türkiye’nin politikaları açısından olumlu kabul edilebilir.

Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimlerin tarihçesi aslında orta çağa kadar gidiyor. Kriz dolu ancak ortak geçmiş nedeniyle Putin iki ülkeyi sık sık “tek halk” olarak nitelendirmekteydi.

1991 yılında Sovyet Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya, Ukrayna ve Belarus Bağımsız Devletler Topluluğu’nu kurdu. Rusya’nın bu birlik ile amacı hem nufüzunu devam ettirmek hem de ucuz doğal gaz arzı yoluyla ülkeleri yeniden kendisine bağlayabilmekti. Fakat Belarus, Moskova ile yakın bir ittifak kurarken, Ukrayna ise yönünü Batı’ya doğru çevirdi.

Ukrayna’daki bu batılılaşma oyunu Putin tarafından bozulmadığı taktirde coğrafyadaki diğer ülkelerinde etkileneceği kaygısı arttı. Moskova aynı zamanda Ukrayna'yı NATO'yla arasında bir tampon bölge olarak görüyor. Rus yetkililer, son krizde sık sık Ukrayna'nın NATO'ya katılımına karşı çıkarak NATO'nun Doğu Avrupa'daki genişlemesinin durdurulmasını talep ederek NATO’ya ‘Ukrayna kırmızı çizgimizdir’ mesajı vermiştir.

Ukrayna kilisesinin Moskova kilisesinden ayrılması, Doğu Ukrayna’da Donbas, Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerini bağımsız devletler olarak tanıması ve bu bölgelerin nüfusunun Rus olduğu iddiasıyla Ukrayna da harekat 24 Şubat 2022’de Moskova saatiyle 06.00 civarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "Ukrayna'nın askerden ve Nazizm'den arındırılması" amacıyla "özel bir askerî operasyon" ilan etmesiyle başlamıştır.

Diğer taraftan Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaş açmasının en temel nedeni, iç politikası açısından tehlikeli gördüğü kendi kültürel coğrafyasında yeşeren bir modeli yıkmaktır. Bu model, kültürel olarak Slav ve Ortodoks kalmakla beraber siyasi ve ekonomik olarak Batılı olmanın mümkün olduğu yeni bir sosyo-ekonomik toplum yapısıdır. Ukrayna'da gelişmekte olan bu model daha önce Rusya tarafından 2014 yılında engellenmeye çalışılmıştı fakat Kiev'deki gösteriler sonrasında Moskova geri adım atmıştı. O dönemde, Rusya, Kırım'ı ilhak ederek kendince burayı kazanmış gibi görünse de Ukrayna'da her geçen gün derinleşen bu siyasal-sosyal modeli sonlandıramadı.

Dış siyaset bilimci Prof. Dr. Mehmet Özkan’a göre Rusya'nın en temel korkusu, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 20 yıldan fazladır oluşturduğu siyasi-ekonomik düzenin Ukrayna'da gelişen bu modelden etkilenerek yıkılması tehlikesidir. Dolayısıyla iki yıldan fazla süredir devam eden savaş, ancak bu muhtemel tehlike algısıyla anlaşılabilir. Zaten tarih boyunca Rusya'nın en büyük korkusu dışarıdan gelen tehditler değil, içerideki rejim değişiklikleri olmuştur.

1917 Bolşevik Devrimi ve 1989'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılması gibi ülke içindeki rejim dönüşümleri Rusya'yı en çok yoran ve zorlayan gelişmelerdir. Bunun farkında olan Putin'in temel amacı Ukrayna'da gelişen bu yeni sosyo-ekonomik modeli yok etmektir. Bu sebeple Putin'in savaşa başladığı ilk hafta Ukrayna'da askeri darbe çağrısında bulunmasını da; Kiev'de hızlı bir iktidar değişikliğiyle sonuçlanacak her türlü çabaya destek verme isteğini de bu şekilde okumak gerekir. Gelinen aşamada ortaya çıkan temel nokta, siyasal ve ekonomik olarak Batılılaşma isteği Ukrayna’da bir kısım ABD, Avrupa ve NATO sempatizanları tarafından kabul gördüğü için savaşın Rusya'nın istediği bir sonuçla bitmeyeceğidir.

Rusya asıl amacına ulaşmadığını düşündüğü için Putin savaşı bu yıl içinde de bitirmeyi düşünmeyecektir. Uluslararası sistemde son yirmi yılda ortaya çıkıp da çözülen herhangi bir sorun bulunmuyor. Çünkü herhangi bir bölgede yaşanan en küçük çatışma, anında sistemsel bir kriz haline gelerek birçok aktörün dahliyle daha komplike bir hal alıyor. Afganistan’da başlayıp Suriye'den Libya'ya, Irak’a Yemen'den Venezuela'ya kadar yaşanan uluslararası sorunların çözülememesinin temel sebebi de budur.

Prof Dr Mehmet Özkan, "Rusya'nın bu aşamada asıl amacı savaşı bitirmek değil, savaşın bir şekilde bitmesi durumunda oluşacak uluslararası algıyı yönetmek" olarak açıklamaktadır.

Liderlerden bazılarının arasında savaşın ikinci yılında, “Rus işgalinin, Putin'in uzun yıllardan beri çeşitli cephelerde kendini gösteren neo-emperyalist vizyonunun doğal ve öngörülebilir bir sonucu” olduğunu savunanlarda var. Mesela Katoliklerin Ruhani lideri Papa Francesco parçalar halinde bir üçüncü dünya savaşı yaşandığını söylüyor.

Ukrayna ve Orta Doğu'dan sonra üçüncü "parça" Uzak Doğu'da patlayabilir, görüşü de yazılanlar arasındadır. Uzak doğuda Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta taraf görünmemeye çalışan Çin’in politikaları, marifetleri ve askeri dehaları da bu arada ortalığa çıkmış olacaktır. O bölgede Moğol istilasından sonra Çin istilası yaşanır mı bu günden öngörüde bulunmak zor görünüyor.

Başka bir görüşte Rusya Ukrayna'yı işgal etmeseydi, Hamas büyük olasılıkla (7 Ekim’de) İsrail'e böyle bir saldırı düzenlemezdi. Hukuka dayalı uluslararası sistemin, üstelik BM Güvenlik Konseyi'nin daimi bir üyesi tarafından bu kadar ciddi bir şekilde çiğnenmesinin, Orta Doğu'dan Balkanlar'a ve Afrika’ya kadar dünyanın diğer bölge ve coğrafyalarında da peş peşe sonuçlar doğurması kaçınılmazdı. Eğer Ukrayna'da uluslararası hukuk yeniden tesis edilmezse, çatışmalar artarak patlak vermeye devam edecek gibi görünüyor. Ne Ukrayna ne Rusya, ne de her iki tarafın da önemli müttefikleri için barış anlaşması zemini oluşmuş gibi de değildir.

Kiev yönetimi uluslararası alanda tanınan sınırlarının yeniden tesis edilmesi ve Rus birliklerinin ülkeden çıkarılması konusunda kararlı bir tutum sergiliyor. Moskova yönetimi ise Ukrayna'nın gerçek bir ülke olmadığını ve Rus güçlerinin amaçlarına ulaşana kadar savaşa devam edeceğini savunuyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü'ne göre son iki yılda, Ukrayna'ya Avrupa Birliği kurumlarından yaklaşık 92 milyar dolar ve ABD'den Ocak 2024'e kadar 73 milyar dolar olmak üzere Ukrayna'ya büyük miktarlarda askeri, finansal ve insani yardım gönderildi. Batı tarafından tedarik edilen tanklar, hava savunma sistemleri ve uzun menzilli toplar Ukrayna'ya yardımcı oldu gibi görünüyor ancak bunlar Rusya tarafından işgal edilen toprakları almaya yetmemiştir.

İngiltere'nin savunma konularında önde gelen düşünce kuruluşu Royal United Services Institute (RUSI), Rusya'nın ekonomisini ve savunma sanayisini başarılı bir şekilde askeri üretime geçirdiğini ve uzun bir savaşa hazırlandığını iddia ediyor. RUSI, Avrupa'nın ise buna ayak uyduramadığı görüşünde. Polonya Dışişleri Bakanı da aynı endişeyi dile getirmişti.

Her ne kadar Putin, “Bizim gündemimizde NATO’ya veya herhangi bir Avrupa ülkesine saldırmak yok” dese de Avrupa ülkeleri (Almanya Dışişleri Bakanı ve Estonya İstihbarat Servisi'nin uyarıları da dahil) son zamanlarda Rusya'nın önümüzdeki on yıl içinde bir NATO ülkesine saldırabileceğine dair korkularını dile getirmiştir.

Yine de savaşların olmadığı barışın hakim olduğu bir dünya için umutlarla yaşamak tek amaç olmalıdır.

Ramazan ayınız mübarek, şimdiden bayramınız kutlu olsun.

Sağlıkla ve umutla kalın.

İlk yorum yazan siz olun