İslam'da Hoşgörü

Neden son yıllarda Müslümanlar ve dünya insanları, ‘hoşgörü’ kelimesini bu kadar sık telaffuz etmeye başladı? Peki, neden birçoğu hala bunu anlamaktan uzak? Bu, insanların maneviyat eksikliğinden, birbirlerine karşı hoşgörülü olamamalarından kaynaklanıyor olabilir mi?

Kur'an-ı Kerim'in kanunlarına göre İslam dini bizlere iyilik yapmayı, kavga etmemeyi, barışık ve hoşgörülü olmayı emreder. Öyleyse neden kendilerini İslam dinine mensup olarak görenler milliyetlerini diğer milletlerin ve milliyetlerin üzerine koyarlar ve kendilerini diğer milletlerden ve milletlerden üstün görürler?

islamda_hosgoru.jpg

İslam'ın temel ilkeleri tam olarak ortadayken, diğer insanlara karşı hoşgörüsüz davranmak, inançlarını bir kötülük kaynağına dönüştürmek kime ne fayda sağlar? Belki de tüm bunlara Kuran'da vahiy edilen ve Peygamber Efendimizin (S.A.V.) sünnetinde tarif edildiği üzere başlamamız gerekmez mi? Bence hoşgörü - hoşgörüsüzlük, ölçülülük - ölçüsüzlük, iyi ve kötüyü ayırt edebilmek için insanların sorulan sorulara dini konularda bilgili kişiler yardımıyla cevap araması gerekir.

İslam'ın temel özelliği, farklı insan kategorileri ile kardeşlik ilişkilerinin, uyum ve dostluğun sürdürülmesini esas kılar. Müslümanların iyi davranışlarının temelinde kesinlikle rıza vardır ve kötü huy, insanlar arasında ayrılığa yol açar. Hoşgörüye cevap arayan bir Müslümanın iyi davranışlar göstermesi, uyum ve barış içerisinde yaşaması eftaldir.

Bu, hem Kuran ayetlerinde hem de Peygamber Efendimizin (S.A.V) Ashabı tarafından aktarılan hadislerde açıkça belirtilmiştir. İnsanlar sadece Allah sevgisi, İslam ve inanç yoluyla dost olabilir, ilişkilerini güçlendirebilir ve hayatlarını manevi anlamda bunları yaparak devam ettirebilir.

i.jpg

Kur'an-ı Kerimde Rabbimiz, “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. (Âl-i İmrân Suresi - 103. Ayet)

Ebu Sırma (R.A) anlatıyor: Resulullah (S.A.V) buyurdular ki: “Kim Mü'mine zarar verirse Allah da onu zarara uğratır. Kim de Mü'mine meşakkat verirse, Allah da ona meşakkat verir.” (Tirmizi, Birr 27)

Gerçek İslam, şiddet ve fanatizmden uzak, sevgi ve hoşgörüye dayalı kutsal bir din değil mi? Müslümanlar İslam'ın böylesine önemli ilkelerinin olduğunu neden görmüyorlar? Bizim dinimizde zorbalığın olmadığının farkında değiller mi?

İnanan Müslümanları, sabırla birbirlerini dinlemekten, kibarlık göstermekten, bir tartışmada veya sohbette birbirlerinin fikirlerine saygı göstermelerinden alıkoyan nedir?

hosgoru.jpg

Cenâb-ı Hak insanları farklı dil, ten rengi ve dinlerle yaratmış ancak hiçbirine Allah korkusu dışında diğer milletlere üstünlük ve büyüklük vermemiştir. Rabbimiz herkese tek bir inanç vermek ve herkesi tek bir halk yapmak istememiştir. Bu, Yüce Allah’tan gelen büyük ve önemli bir gerçektir. Böylelikle her insan yaşam yolunu kendisi belirler ve doğru yolu seçer. Ya da inançsızlığa düşerek şeytanın pençesine kapılır.

Allah'ın kullarından istediği, onlara mutluluk ve huzur bahşettiği bir hayatın yolunu açan şeylere kısaca bir bakalım;

- Allah adil olanları sever. (Mümtehine, 8; Hucurat, 9; Ali İmran, 42)

- Allah sabırlıları sever. (Ali İmran, 146)

- Allah güzel iş yapanı (İhsan ehlini) sever. (Bakara, 195)

- Allah temiz insanları sever. (Tevbe, 108)

- Allah takva sahiplerini sever. (Ali İmran, 79; Maide, 93)

- Allah tevekkül edeni sever. (Ali İmran, 159)

- Allah tevbe edenleri sever. (Bakara,222)

- Allah kötülükten sakınanları sever. (Ali İmran, 76)

- Allah ahdi bozmayanı sever. (Hud, 90)

Bu ayetleri okuduktan sonra ayetlerde övülen özellikleri kendi durumunuzu anlamak için teraziye koyalım. Eğer bu özellikler bizde varsa ümitlenmeliyiz. Eğer yoksa endişelenmeli ve tedbirimizi almalıyız.

Cenab-ı Hakk'ın hidayetini kazanmak için Kuran-ı Kerim'e göre yaşamaya başlayarak kendinizi cehennem ateşinden koruyabilirsiniz. Eylemlerinizi ve amellerinizi Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) sünnetine göre yapmalısınız. Tek bir ümmet halinde, birlik ve beraberlik içerisinde birleşmeli, sabırlı ve alçakgönüllü olmalı, kavga etmemeli ve birbirinize yardım eden, iyi işler ve amellerde yarışan, her türlü yaşam durumunda ise barışçıl davranan Müslümanlar olmalıyız. Her birimiz dinimizin kurallarına uymaya başlarsak, içinde yaşadığımız toplum her bakımdan barışçıl ve müreffeh olacaktır.

Görevimiz daha iyi olmaya çalışmak, daha hoşgörülü olmak, iyilik yapmayı öğrenmek ve kimseye zarar vermemek olmalıdır.

Yüce Allah tüm bunları idrak etmemize yardım etsin, tüm Müslümanların kalplerini birleştirsin ve İslam'ı yüceltsin İnşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
İrem PEKÇAK Arşivi